KUMPANYA TİYATROSU
KİM O? (1994 – 1995)
Proje, Yönetim, Kurgu: Naz Erayda
Oyuncular: Bilge Arat, Nadi Güler, Kerem Kurdoğlu, Burhan Ökmen, Murat Özdoğan, Cenk Telimen, Neslihan Yurtsever
Işık Tasarımı: Feyyaz Yalçın
Konu:
Naz Erayda bu oyunda Kumpanya sahnesi’nin pencerelerinden görülen Tarlabaşı, Eski Çeşme Sokak’tan yola çıktı. Gerçekleştirdiği mekan düzenlemesiyle, oyun odası ve sokak arasında yarı saydam bir ilişki kurdu. Kadro, beş ayı aşkın bir süre dışarıdan içeri giren ses ve ışıklara açık bir oyun alanında çalıştı. Naz Erayda, oyuncu kadrosunu sokaktaki geçmiş ve bugünkü yaşantıların, özellikle de azınlık kültürlerinin imajlarıyla yükleyecek yoğun bir dramaturji programını uyguladı.
Bu çalışmaya paralel olarak azınlık olma hali, çaresizlik, yalnızlık, korku, paranoya, ulusal, toplumsal ve bireysel kimliklerimiz, zorunlu göç, ayrımcılık ve zamandan kaçış gibi temalarla doğaçlama çalışmaları yaptırdı.
Kadroyu çok özel bir coğrafya parçasının kültürel renkleriyle yükleyerek ve buradaki insani ve toplumsal durumların evrensel karşılıkları üzerine, benzetmeci olmayan bir anlatımla tiyatrosal anlar yaratmalarını isteyerek, aynı anda hem son derece soyut ve evrensel, hem de son derece somut ve yerel bir ifade yüküne ulaşmaya çalıştı. Ortaya çıkan bini aşkın çalışmadan bir kısmını kullanarak bütünsel bir yapı oluşturdu. Son aşama olarak da oluşan bütünün ayrıntılarının da yeniden sorgulanarak işlendiği bir sabitleme çalışmasına girdi.
Sonuçta ortaya çıkan oyun, Kumpanya Sahnesi’nin penceresinden görülen Tarlabaşı, Eski Çeşme Sokak’taki geçmiş ve bugünkü yaşantılardan yola çıkarak, azınlık olma hali, çaresizlik, yalnızlık, korku, paranoya, ulusal, toplumsal ve bireysel kimliklerimiz, zorunlu göç, ayrımcılık ve zamandan kaçış gibi olguların zihinlerimizde bıraktığı izlerin görüntü, ses ve söz parçacıklarından oluşmuş, bütünsel bir ifadesi oldu.
Katıldığı Festivaller:
Habitat II kapsamında “Habitart” etkinliklerinde
7. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali
BASINDAN SEÇMELER:
Tiyatro Kumpanya İstanbul Sanat merkezi’nde yıllardır “öteki tiyatro” yapıyor. Tiyatro Kumpanya’nın son oyunu Kim O?, özgür çağrışımla bir araya gelmiş, azınlık olma hali üzerine kopuk duygu ve durumlardan oluşuyor. Tarlabaşı’nda gün batımı, su sesi, mum ışığı ve Manastır’ın ilginç dokulu oyun alanı, oyunun oyuncuları arasında yer alıyor.
Ayşın Candan, Yeni Yüzyıl, 5 Nisan 1995
Azınlık olmanın temel duyguları kaygı, gizlenme, inkâr ve ürkeklik. Kapı çaldığı zaman “kim geldi acaba?” heyecanını değil, “kim o?” kaygısını duymak. “Evimin, odamın, ghetto’mun kapısını çalmayın, bırakın şurada kendi halimde yaşayayım, öleyim. Kim O? sizi bu kaygının, bir yandan dehşete, bir yandan inkâra dönüşen bu varolma kaygısının içine yerleştiriyor. Bir açmazın ortasına: Ya “çoğunluktan”, kendinden ve dünyadaki yerinden emin olanlardan bakacaksınız ve sonunda suçluluk duyarak ayrılacaksınız; ya da kendinizin de şu ya da bu şekilde “azınlıktan” olduğunuzu hatırlayarak kaygıyı, dehşeti paylaşacaksınız. (…) İtalyan sahnelerde oyun seyrederek büyüdük. Sonraları amfiteatrlara da alıştık. Seyirciyi ortasına alan çevre düzenlemeleri, oyuncuyu seyircinin arasına sokan tasarımlar izledik; bunların çoğu “deneysel”, deneysel olduğu için de bir kereliğine tahammül edilir şeylerdi bizim için. Kim O?’ da ise alışmadığımız, ama gene de “deneysel” ya da “avangard hoşluğu” gibi tınlamayan , oyunun biz de uyandırmaya çalıştığı duygu ve dert her ne ise onunla tam denk düşen bir çevre düzenlemesi var. Oturduğunuz yerden oyunculara, onların arkasındaki dört büyük pencereye, pencerelerin içinden de dışarıya, Tarlabaşı’na bakıyoruz. İşte bu Tarlabaşı’nın seslerini dinleyerek, çatılarını seyrederek izliyoruz oyunu. Pencerelerinin herbiri küçük bir sahne; oyun çoğu kez pencere içlerinde oynanıyor. Böylece, değişen akşam ışığının değişen görüntüleri oyunun dekoru oluveriyor. (…) Sahnede rol yapmayan yedi kişi var. Oyunculuk tarzlarını tiyatro teorilerinden birine uygulayıp “Efendim, nefis bir Grotowskien performans” ya da “Brecht’çi oyunculuğun iyi bir örneği” gibi eleştirmenlerce yakıştırmalar yapmak pek mümkün değil. Oyunculuk ve yönetim tarzı hazır tiyatro anlayışlarının herhangi birine kolayca yazılamıyor. Öyle olunca da izleyen Kim O?’yu kolayca kategorize edemiyor. Bilirsiniz, kategorize edilemeyen yaşantılar gerginlik yaratır. (…)
Kim O? da belirgin bir kurgu, belirgin bir metin yok. Yalnızca çok iyi tasarlanmış bir oyuncu – pencere – Tarlabaşı koreografisi var. Her şey bu koreografinin çevresinde örülüyor. Metin, oyuncuların bu mekân içindeki doğaçlama çalışmalarından çıkmış. Oyun parçacıkları ışığın ve duygusal gerginliğin akışına uyarak birbiri ardına diziliyor. (…) “Oyun bitti” anonsu yapıldığında içinizden alkışlamak gelmiyor. Çünkü sizinle duygusal dünyalarını bu kadar açıklıkla paylaşmaya hazır sekiz kişiyi (tasarlayan ve yöneten Naz Erayda ve yedi oyuncu) takdir ettiğinizi iki elinizi birbirine vurarak gösteremiyorsunuz. Alkışlamayı yadırgıyorsunuz. (…) Siz de Kim O?’yu seyrettiğinizde nasıl takdir edeceğinize, takdirinizi nasıl göstereceğinize dair bir kuşkuya kapılırsanız benim gibi, yeni bir şey deneyin. Mesela, sahneye inip, oyuncuların tek tek elini sıkın. Ya da daha iyisi, yerinizden beş dakika ayrılmayıp, sessizce kendinizin de azınlıktan biri olduğunuzu düşünün.
Bülent Somay, 7. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Kataloğu, 1995
Naz Erayda bu kez de projesini, Kumpanya Sahnesinin penceresinden görülen Tarlabaşı, Eski Çeşme Sokak çevresinde geliştiriyor. Ve bu sokağın yaşamı ile bu sokaktaki yaşantılardan yola çıkarak toplumsal ve bireysel kimlikler, zorunlu göçler, ayrımcılık, kaybolma ve kaybetme olgularından izlenimler derliyor. Diyaloğun hemen hiç yer almadığı, kişisel öykülerden ipuçları veren mırıldanmaların serpiştirildiği ve yalnızca çok güzel, çok etkileyici bir sesin ezgilerinde tüm acıların, ağıtların, özgürlüklerin, yitmişliklerin dile getirildiği oyun, “Kim O?” derken hepimize de “Kimsiniz siz?” sorusunu ve sorgusunu yöneltiyor. “Kim O?”, Kumpanya Sahnesi’nin bilinçli bir sanat anlayışıyla sürdürdüğü çalışmaları içinde, tutarlılığı, bütünlüğü, anlatımı ile başarı düzeyini üst noktalara ulaştıran en iyi yorumlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Seçkin Selvi, Milliyet Sanat Dergisi, 1994
Naz Erayda, Kumpanya’nın penceresini tıklatan yaşamdan hareketle oluşturduğu “Kim O?” adlı projesinde giderek “karmakarışan” kent yaşamını ve bu karışıklığın içinde yaşam mücadelesi veren çeşit çeşit kültürleri ve insanları ele alıyor. (…) Erayda’nın “esin kaynağı” Eski Çeşme Sokak, bazen sindirilmiş, bazen bastırılmış, bazen aşağılanmış, bazen hapsedilmiş, bazen zorlanmış, bazen horlanmış, bazen de bütün bunları bir arada yaşamış. Rum, Kürt, Ermeni, Arap, Türk vs. kökenli insanların birlikte yaşadıkları, İstanbul’un orta yerine sıkışmış küçük bir maketi adeta. “Kim O?” da bu maketin seslerden, hareketlerden, bakışlardan, çığlıklardan, duygulardan oluşan capcanlı bir sureti. (…) Kumpanya, yarattığı yepyeni sahne dili ve anlatım biçimiyle, geleneksel tiyatro anlayışının dışında çalışmalar yapmaya çabalayan “Öteki Tiyatro” nun köşetaşı. (…) Eski Çeşme Sokağı, Kumpanya Sahnesi’nin penceresinden görülen sıradan bir sokak. Çoğumuz için önemsiz bir manzaradan ibaret. Belki önemli olan pencereden Kumpanya gibi bakabilmek. Onlar pencerenin önünde durmuş camı tıklatıyorlar.
Yavuz Pekman, Cumhuriyet Gazetesi, 1995
“Oyunun başlamasına dört dakika kaldı” diyen bir erkek sesi yayılıyor sahneye, aynı ses “Oyunun başlamasına üç dakika kaldı” diye tekrarlıyor, her tekrarla birlikte sahne daha aydınlanıyor ve oyun gün batımının başladığı 20.11’da başlıyor. Bu, oyunun o günkü başlama saati; yani havanın kararmaya başladığı an. Bir başka gün bir iki dakika daha gecikmeyle başlayacak doğal olarak.
Neylan Doğan, 1995